“İmar ve yapı güvenliği” başlıklı yazımda yapıların bilimsel anlamda güvenliğini sağlama yönündeki çalışmaların önemine değinmiştim.
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Gürkan Erdoğan bu konuda önemli bir gelişme olduğunu belirterek şu bilgileri verdi:
***
“02 Mayıs’ta Resmi Gazete`de yayımlanan tebliğ ile yürürlüğe giren Yapı Ruhsatı Form Standartları ile yapı ruhsatlarında; Proje müellifleri ile şantiye şefi mühendis, mimar ve yapı denetçilerinin imzalarının yer aldığı bölümler kaldırıldı.
31 Mayıs 2018 tarihinde Mekânsal Adres Kayıt Sistemi’nde değişiklik yapılarak uygulamaya da geçildi.
Bu uygulama “sahte mühendisliğin” önünü sonuna kadar açmış olacak ve hem kamusal hem de mesleki anlamda ciddi sorunları beraberinde getirecektir.
Bu uygulamaya, ileride telafisi olmayan sonuçlar doğuracağı için son verilmelidir.
Meslektaşlarımızın hizmet ürettiği ve isimlerinin yazılı olduğu bir belge olan yapı ruhsatının, bilgileri dışında oluşturulması kabul edilemez.
***
Gelişmiş ülkelerde yapı yapma işi, projelendirme sürecinden inşa sürecinin sonuna kadar kurumsal birimlerin denetiminde mühendis ve mimarlar tarafından gerçekleştiriliyor.
Ülkemizde ise, sürekli değiştirilen mevzuatlarla süreç daha da geriye götürülerek, mühendis ve mimarlar devre dışı bırakılıyor.
Mühendislik, mimarlık hizmetleri ve projeleri ruhsat almanın formalite eki olarak görülüyor. Bu nedenle; meslek alanımızda olması gereken yetkinleşme sağlanamıyor.
Mühendislik ve mimarlık hizmetlerinde sahte imza kullanılmasının önü açılıyor.
Ruhsat düzenleme süreçleri, projeyi yapan mühendis ve mimarın bilgisi dışında tamamlanmak isteniyor.
Ruhsatların en temel eki olan proje tadilatı yapılması sürecinde teknik düzeyde karşılaşılacak sorunlar, ilgili idareyi de yeni bir hukuksal durumla karşı karşıya bırakacaktır.
***
Bu uygulamayı aynı zamanda “İmar Affı” sürecinde dışlanması planlanan mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin bir gerekçesi olarak görüyoruz. Ayrıca, ülke toprakları inşaat sektörünün bir arazisi olarak görülerek, inşaat yapım süreciyle birlikte yürütülmesi gereken mühendislik ve mimarlık hizmetleri ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.
Mühendis ve mimarların mesleki haklarını kısıtlayarak yapılan uygulamalar, “sahte imza” kullanımını artıracaktır. Ayrıca meslek mensuplarının yetkinleşmesini ve etik bir anlayışla hizmet üretmelerini sağlayan meslek kuruluşlarının sorumluluklarını yerine getirmeleri zorlaşacaktır.
Bu nedenle yapı ruhsatlarında bulunması gereken mühendis ve mimarların ıslak imzalarının kaldırılarak “devre dışı bırakılması” yerine, mühendis ve mimarların ruhsatlarda imzalarının bulunması uygulaması mutlaka sürdürülmelidir.”
***
Mühendis ve mimarların yeni düzenlemelerle imar sürecinde formalite haline getirildiği ortada.
Bunun anlamı yapılaşma sürecinde bilimsel görüşlerin fazla dikkate alınmaması anlamına geliyor.
Birinci Derece Deprem Kuşağı’nda olan bir bölgede bilimsel kurallara uyulmadan yapılan binaların nelere yol açtığını defalarca acı tecrübelerle yaşadık.
Bu acılardan ders alınmamasını anlamak mümkün değil.