Yerel seçimler için aday adayı başvuruları devam ederken ben buradan kimin kazanacağını şimdiden açıklıyorum. Seçimler sonucunda bunun böyle olduğunu herkes bir kez daha görmüş olacak. Belediye başkanlığını kim kazanacak?

Seçim için oluşturulan resimler ile giydirilen araçlarındaki hoparlörün sesini son volümde açtırıp hastane önlerinde reklam yapanlar, cami yanında insanlar namaz kılarken imamın sesini bastırırcasına bağıranlar değil, sakince gönüllere girmeye çalışan, hastalara, ibadet edenlere saygı ile dolaşanlar kazanacak. 

Yüzlerce, sayfalar dolusu hayali ve realiteye uymayan proje yalanları uyduranlar değil, az ama öz ve halkın derdine derman olan projeler üreten ve yazdığı hedeflerini halkına en güzel şekilde anlatanlar kazanacak.

“Ben çok güçlü bir adayım, her halükarda paramla, pulumla kazanırım, en önemli kişi benim” diyenler değil, ekip ruhuna inanan, teşkilatı ile sinerji oluşturup, kadın ve gençlik kolları ana kademe ile çok iyi iletişim kurarak halka ulaşan adaylar kazanacak. 

Tonlarca kağıt broşür dağıtan, tonlarca bayrak asan değil, sosyal medyayı iyi kullanan, gençlere, kadınlara, engellilere, kısacası toplumun her kesimine yüz yüze ulaşabilen, broşür dağıtmak yerine güler yüzlü olan ve belki bir çiçek, belki bir tebessüm dağıtanlar kazanacak. 

Milleti kendi salonlarına çağırıp salon siyaseti yapanlar ve gelen alkışa aldanarak kendini şimdiden başkan görenler değil, ilin, ilçenin en uzağındaki insana ulaşan, yayladaki çobanın elini sıkan, tarlada çalışan insanın yanında soluklanabilen, gençlerle sohbet edebilen adaylar kazanacak.

Aday olurken şunun bunun adamı olanlar, sırtını belirli bir gruba yaslayanlar değil, milletin ve halkın adamı olan, aday olduktan sonra da tüm seçmenlerin başkanı olabilecek kişiler kazanacak. 

Kazandığında kendi gibi düşünmeyenleri dışlayan, zafer sarhoşluğuna kapılıp asıp kesenler değil, herkesi kucaklayabilenler kazanacak. 

Bir ilin ya da ilçenin sadece merkezini değil, köyünü, kasabasını, her ilçesini bir bütün olarak gören her bölgesine eşit hizmet götürecek, her bölge için yapacak projeleri olanlar kazanacak. 

Seçimden seçime milleti hatırlayanlar değil, engelli ailelerine, şehit yakınlarına, gazilere her zaman kapısı ve gönlü açık olanlar kazanacak. 

Meydanlarda nutuk atan, laf üretenler değil, gençlere iş, emeklilere yaşam alanları üretebilecek olan, çiftçiyi, esnafı, memuru, işçiyi düşünen adaylar kazanacak.

 Beş yıldızlı otellerde mükellef sofralarda akşam yemeklerinde  taraftarları ile buluşmayı seçim çalışması olarak görenler değil, garip gurebanın evini ziyaret eden, yeri geldiğinde onların sofrasına konuk olup tarhana çorbasına kaşık sallayanlar kazanacak. 

Sabahları kuş sütü eksik olmayan masalarda kahvaltı yapmayı marifet sayanlar değil, sabahçı kahvelerinde halk ile birlikte simit çay ile halkın sıcaklığında kahvaltısını yapanlar kazanacak.

Çevresinde siyah gözlüklü, kulaklıklı korumalarla dolaşanlar değil, milletin içinde alnı açık dolaşan, halkın sorularına, eleştirilerine kızmadan, kavga etmeden cevap verebilenler kazanacak.

Burnu kaf dağında dolaşanlar değil, elini sıktığı insanın gözünün içine bakan, samimiyeti her halinden anlaşılan, sanayide sadece patronların elini sıkıp çıraklara ve kalfalara selam dahi vermeyenler değil, çalınmadık kapı, girilmedik gönül, sıkılmadık el bırakmayanlar kazanacak.

Lüks araçlarla, koruma kalkanları ile, arabalarının önüne taktığı çakarlarla dolaşıp caka satanlar değil, halkın dilinden anlayan, onların derdini ve çözüm yollarını bilen, köyün yolunu, haneleri tek tek adam yerine koyup gezenler kazanacak.

Ismarlama anket firmalarının dediği değil, mahallenin bakkalının, kasabının, berberinin, fırıncısının “işte bu kazanacak” dediği aday kazanacak. 

Belediye parası ile alınan araçların üzerine resmini ve ismini kazıyanlar değil, halkın gönlüne isimlerini yazdıranlar kazanacak. 

“İncitme” dedi Yunus. Ona buna bağıran, çağıran, kendini laf dağında görenler değil İncitmemek için nezaketi, nezahati elden bırakmayanlar kazanacak. 

Başkanlığı bir çıkar kapısı, geçim alanı, millete emir yağdırma yeri olarak görüp buna göre insanlardan hesap sormaya hazırlananlar değil, şairin dediği gibi “İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal, hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal” diye milletin hizmetkarlığına talip olanlar kazanacaktır.

Saygılarımla,