Viktor Hugo’nun Sefiller romanını okudunuz mu bilmiyorum ama oldukça etkileyici romanlarından bir tanesidir.  Okumayanlar için kısaca özet geçeyim.

Jean Valjean ekmek çaldığı için kürek mahkumluğu cezası alır. Hapishaneden kaçar ve bir piskopos onu misafir eder. Piskopos onu ele vermediği gibi dürüst olması şartı ile bir de gümüş şamdan hediye eder. Jean Valjean oradan ayrıldıktan sonra ismini değiştirir. Elindekileri satarak küçük bir atölye açar. Daha sonra İşini büyütüp fabrika açar. Böylece hem kendisi zengin olur hem de bölge halkı da iş imkanı sağlar. Yaptığı yardımlarla halk onu sever, belediye başkanı olur. İdealist polis memuru Javert hayatını bu adamı yakalamaya adamıştır. Jean her ne kadar dürüst hayat yaşamaya çalışsa da geçmişi sürekli peşindedir ve sürekli kaçar. Sonunda  kaçmayı bırakıp geçmişi ile yüzleşmeye karar verir. Polis memuru Javert’ e teslim olduğunda, geçmişine kabul verip yüzleştiğinde Javert intihar eder, artık yaşamak için sebebi kalmamıştır. Jean sonsuza kadar özgürdür artık.

Aynı bu romandaki gibi geçmişimize direndiğimizde, kaçmaya çalıştığımızda gerçekte tam özgür sayılmayız. Oysaki kabul verip yüzleştiğimizde  özgürleşip hayat yolunda daha kolay ilerleriz.

Geçmişinizle yüzleşebilmeniz dileği ile...