Günümüzde alarm saatleri, hayatımızın en sevilmeyen ama en sadık üyesidir. Her sabah, monoton bir hayatın başlangıcı. Her sabah aynı hikaye sabah o sevimsiz ses ile güne başla. Ama gelin itiraf edelim, alarm çalınca “5 dakika daha” diyerek onu "ertele" tuşuyla susturmak, küçük ama tatlı bir zafer gibi hissettiriyor.
Bu tuşun gücüne kapılanlar bilir: 5dakikalık o vakit bazen insan 1 saat hatta bir yıl gibi gelebilir. Alarmı kapattıktan sonra yaşanan o kısa vakitteki hayal gücümüzün oyunu bir süper kahraman filmi çekilecek kadar geniştir. Yataktan kalktıktan sonra ise “Bugün işe gitmesem mi?” gibi saçma fikirlerle birlikte, aniden "Kahvaltıya simit alayım" gibi dahiyane planlar yapılır.
Alarmın kendisi zaten başlı başına bir zaman makinesi gibi. Bir gözünüzü açıyorsunuz saat 7.00 sonra gözlerimizi kapatıp sonra tekrar açınca bir bakıyoruz mucizevi şekilde 08.30! Ama işte, her güzel şeyin bir bedeli var. O birkaç “5 dakika daha” sonunda koşarak işe yetişmeye çalışırken Usain Bolt’a taş çıkarmamızın sebebi de bu.
Önerim şu: Ya sabahları alarmı kıramayacağımız bir anlaşma yapalım ya da ertele tuşunu “bana dokunamazsın” diyerek hayatımızdan çıkaralım. Ama dürüst olalım, erteleme tuşunun cazibesi bir başka oluyor. Ama dürüst olalım o tuşun cazibesi varken bu tuşu hayatımızdan çıkarmak çok da kolay olmayacak.