Tüm okurlarımızı saygı İle selamlayarak yazıma başlamak istiyorum. Her hafta bu köşede sizlerle farklı konularda buluşmaya gayret edeceğim. Samimi, doğal, kimseyi kırmadan, kimseyi yormadan düşüncelerimi paylaşmak en büyük çabam olacak

Geçtiğimiz hafta bir program nedeniyle bulunduğum İstanbul’da bazı tarihi ve turistik mekanları gezme fırsatım oldu. Çamlıca Kulesi’nden Yeditepe’yi seyrettim. Muhteşem Çamlıca Camii’ni ziyaret ettim. Daha önce Ayasofya’ya bilet alarak girmiştim, şimdi camii olarak o güzel eserde hem teşekkür hem tefekkür ettim. Taksim’de bulunan ve yeniden yapılan Atatürk Kültür Merkezi’ni dışından görebildim. Çünkü tatil diye kapalıydı. Buradan Kültür Bakanı’na çağrıda bulunmak istiyorum. Bu kadar değerli bir eseri 365 gün açık tutacak şekilde düzenleme yapmaktan aciz olan sorumluları bir gözden geçirin sayın bakanım. Ne garip, “Kütüphaneler haftası nedeniyle kapalıyız” der gibi komik bir durum. “Yılbaşı nedeniyle kapalıyız”

Gezimizin son durağı Taksim Camii oldu. Tüm yorgunluğumuzu bu camide attık. O muhteşem eserin sıcacık iç mekanında tarihin derinliklerine inme ve tefekkür etme fırsatı bulduk. Taksim'de bir cami yapılması tarih boyunca mücadele halini almış, Islahat Fermanı'nın ilanının sonrasında tarihte "93 Harbi" olarak bilinen büyük savaşta Rusların zaferinden iki yıl sonra Taksim Meydanı'ndan gözüken Aya Triada adlı kilisenin inşasının bitmiş, bu kilise Ruslar tarafından yaptırılmıştı.

Nazım Hikmet, 1921 yılında işgal altında olan İstanbul'da bölgedeki tek cami olan Ağa Cami'ne bakarak, "Havsalam almıyordu bu hazin hali önce ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; Allah'ımın ismini daha çok candan andım..." dizelerini yazmıştı.

Demokrat Parti iktidarında Taksim'de bir cami inşa edilmesine ilişkin girişim 1952 yılında yapıldı. Mevlana ailesinden gelen tıp profesörü Feridun Nafiz Uzluk'un başkanlığındaki Anıtlar Derneği, İstanbul başta olmak üzere çok sayıda şehirde camiler yaptırmış bir dernekti. 1955 yılında derneğe, İstanbul Belediyesi'nin Taksim Cami için gerekli arsayı ayırdığı haberleri çıktı ama proje gerçekleşmedi.

İkinci girişim ise 1960'ların ortasında yapıldı. Girişimin öncüleri ise iş adamları oldu ve cami maket olarak hazır hale getirildi. 1965 yılında dönemin başbakanı Süleyman Demirel, Taksim'de Ziraat Bankası ve Hazine'ye ait arazinin cami yapılması şartıyla Vakıflar Müdürlüğü'ne satılması kararı aldı. 1979'da Süleyman Demirel başbakanlığı döneminde bakanlar kurulu kararıyla Taksim'e cami yapılması kararlaştırıldı, ancak 12 Eylül 1980 darbesi hemen ertesinde bakanlar kurulu kararı iptal edildi.

1983 yılında ANAP iktidarıyla beraber Taksim'e cami yapma niyet ve gayreti tekrar gündeme geldi. Bugün, Taksim Camisi'ni inşa ederek vakfeden Z. Altan Elmas ve kardeşlerinin (Cem Hakan Elmas, Ufuk Elmaş, Atilla Elmas) İstanbul milletvekilleri olan babaları rahmetli Elaattin Elmas ve amcaları Hayrettin Elmasın dönemin Başbakanı Turgut Özal'a müracaat ederek Taksim'e cami yapma isteklerini dile getirdi. O yıllarda henüz zamanı gelmedi denerek uygun bulunmamış olsa da bu arzu, aile büyüklerinden Elmas ve kardeşlerine bir miras olarak kaldı.

Taksim'e cami projesi 1991 yılında iş adamı İbrahim Arslan başkanlığında kurulan Taksim Cami Kültür ve Sanat Vakfı ile yeniden gündeme geldi. 86 kişilik vakıf meclisinde Recep Tayyip Erdoğan, Vehbi Koç, Rahmi Koç, Sabri Ülker, Sakıp Sabancı gibi pek çok isim vardı. Hemen harekete geçen Sanat Vakfı ve Vakıflar Müdürlüğü arasında bir protokol imzalandı. Protokol, arsayla ilgili planın düzeltilmesi için birlikte çalışılmasını ve yapılacak caminin mülkünün vakıflar müdürlüğüne bırakılmasını öngörmekteydi. 1992 yılında Vakıflar Müdürü, tekrar belediyeye planın düzeltilmesi için başvurmuş ama belediyeden cevap alamamıştı.

İnşaat süreci 27 Mart 1994 yerel seçimlerini Taksim'e cami sözü veren ve kazanan Recep Tayyip Erdoğan; "Taksim'e cami iznini vereceğiz, temelini de Cumhurbaşkanı Demirel'e attıracağız." demişti. Refahyol iktidarının başbakanı, Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan da Taksim Cami'nin temelini atacaklarını duyurdu. İdari ve hukuki süreçler nedeniyle Taksim'e cami yapılamadı.

Süreç ilerleyip 28 Şubat 1997 post modern darbesiyle Refahyol hükümeti yıkıldı. Recep Tayyip Erdoğan, 2013 yılında Taksim Camisi ve Topçu Kışlası'nın yapılacağını duyurmuş, ancak gelişen olaylar sebebiyle Taksim Cami'sinin yapımı yeniden ertelenmişti. 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Taksim'e cami yapma hedefine kaldığı yerden devam etti.

19 Ocak 2017'de İstanbul İki Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'nun onayına kadar bu konuda bir adım atılmazken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin hemen sonrasında 18 Temmuz'da Kısıklı'da darbe girişimine direnen Türk halkına hitabında 'Taksime cami yapmanın da zamanı geldi.' diyerek cami inşasını yeniden dile getirmişti. Bu açıklamayı izleyen Altan Elmas, Taksim'e cami yapma fikrinin hayali ve tüm maliyetlerini hayırsever olarak karşılamak üzere inşasına talip olduğunu Cumhurbaşkanına iletmişti. Elmas ailesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayıyla aile büyüklerinden devraldığı bu büyük hayali gerçekleştirerek 150 yıllık mazisi olan Taksim Cami'nin inşasını üstlendi. Dönemin Beyoğlu Belediye Başkanı olan Ahmet Misbah Demircan, 10 Şubat 2017'de yaptığı açıklamada projenin mimarının Şefik Birkiye ve Sur Yapı'nın sahibi Elmas ailesinin bu proje inşaatını ve bedelini karşılayarak vakfedeceğini resmen duyurmuş, Taksim Cami'nin sembolik temeli Şubat 2017'de atılsa da Anıtlar Kurulu'nun kontrollü el kazıları yaptırdığı caminin inşaatına Haziran 2017'de başlanmıştı.

Proje mimari olarak hem zemin kat hem de birinci bodrum katta İstanbul'un en yoğun arterlerinden olan İstiklal Caddesi ve Tarlabaşı Bulvarı'nı birleştiren ve bu ilişkiyi içerdiği sosyal mekanlarla besleyen, bu sayede de cami bünyesini sürekli canlı tutabilen bir yapıya sahip. Caminin geleneksel cami formlarının modern çizgiler ve malzemelerle yorumlanarak 19. yüzyıl Beyoğlu mimarisinden esinlenen özgün bir tasarımla inşa edildiği, kültür ve sanatla açısında bir çok vatandaşın bir araya geleceği, dijital kütüphanesinden yararlanıp kitap okuyacağı, dinleneceği, sergilerin yapılacağı bir kültür merkezine sahip olduğu ifade edildi.

Toplam namaz kapasitesi 4 bin kişi Cami'nin, 2 bin 482 metrekarelik arsa alanı ve yaklaşık 16 bin metrekarelik inşaat alanına sahip olduğu da vurgulanırken, 163 araçlık kapalı otoparkıyla 2 bin 950 metrekarelik namaz kılınabilir bir alanı bulunuyor. İbadet alanında 3 bin kişinin aynı anda namaz kılabileceği camide, dış avluda cenaze namazı kılabilecek kişi sayısı ise 2 bin 400. Kadınlar için 465 metrekarenin ayrıldığı camide, 620 kadın bir arada namaz kılabiliyor. Caminin açık ve kapalı toplam namaz kapasitesi ise 4 bin kişi. Taksim Camisi, 2 bin 482,46 metrekare toplam inşaat alanı, 33 metre kubbe yüksekliği, 2 şerefiyeli 64,80 metre minaresi, 10 bin metrekare otopark alanı, 4 bin kişi ibadet alanı, bin 800 metrekare bodrum ve zemin katlarda salon, sergi salonu, kütüphane ve aşevi mekanları sunuyor. Emeği geçen herkese işçisinden mimarına sonsuz teşekkürler. İstanbul’a yolunuz düşerse Atatürk Kültür Merkezi ve Taksim Camii ilk ziyaret yeriniz olsun.