Geçtiğimiz günlerde, modern sanat dünyasında bir garip olay yaşandı. Bir ziyaretçi, bir müzeye ayakkabısının tekini bırakarak, bunun bir sanat eseri olduğunu iddia etti ve insanların tepkilerini izlemek için köşeye çekildi ve ilginçtir ki, çevredeki insanlar ayakkabı tekinin müzede ne işi var diye düşünmeden bu durumu kabul etti. ABD’nin New York şehrinde bulunan bir sanat müzesinde gerçekleşen bu olaydan sonra, modern sanatın geldiği noktayı ve sanatın değerini yeniden düşünmemiz gerektiği ortaya çıkıyor. 


Modern sanat, uzun zamandır sanat dünyasında tartışma konusu olmuştur. Geleneksel sanat anlayışının tam zıttı olan, normları yıkan ve bazen de tamamen anlamsız görünen eserlerle dolu bir alan haline gelmiştir. Peki, bu tür bir saat gerçekten sanat mıdır, yoksa sadece kurnazca bir oyun mu?
Ayakkabının bir sanat eseri olarak kabul edilmesi ve müzedeki ziyaretçiler tarafından tonlarca beğeni alarak fotoğraflarının paylaşılması aslında modern sanatın özüne dair bir gerçeği gözler önüne seriyor: Sanat, artık sadece eserin kendisiyle ilgili değil, izleyicinin algısıyla da ilgili. Bu gerçek en çok da modern sanatı kapsıyor. Yani, bir obje ya da eser, ona yüklenen anlamla değer kazanıyor. 


Bu olay, sanatın değerini belirleyen şeyin insanlara ne olduğunu sorgulatıyor? 

Bir sanat eseri, onun yaratılma süreci ve taşıdığı estetik değerle mi ölçülmeli yoksa eseri gören insanların ona yüklediği anlam ile mi? 

Eğer sanat bir objeden ibaretse aklımıza gelen ve eser haline dönüştürdüğümüz her şey sanat kategorisine girer mi? 


Son zamanlarda artan bu garip olaylar sanatın asıl değerini ve sanatın evrimini anlamamızı zorlaştırıyor. Modern sanatın toplum üzerindeki etkisini, provoke etmek ya da şaşırtmak yerine, sanatçının o esere bir anlam yükleyip yüklemediğini sorgulamalıyız. 


Sanat dünyasında uzun zamandır devam eden bu tür davranışlar ve örnekler bir nokta da gerçek sanatın ne olduğuna dair tartışmaları da peşinden getiriyor. Git gide alevlenen bu tartışmalar aslında sanat dünyasına da zarar veriyor. Sanatın eski zamanlardaki gibi olmadığının farkındayım fakat modern sanata karşı yapılan bu davranışları da doğru bulmuyorum. 


Sonuç olarak demek istediğim şu, modern sanatın geldiği nokta, sanatın değerini ve anlamını yeniden düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. Belki de sanatın gerçek gücü, bu tür olayların ortaya çıkardığı tartışmalarda yatıyor. Ancak, bu tartışmalar şunu unutmamamızın altını çiziyor. Sanat her zaman sorgulanmaya ve yeniden tanımlanmaya açık olmalıdır. 


Ve,belki de en önemlisi, sanatı bir obje ya da görüntü olarak değil de, insan zihninde ve kalbinde yarattığı etkiyi görmektir.
O zaman son olarak şunu soruyorum, Sanat sanat için midir toplum için midir?