Doğunun Limanları, Lübnan’lı yazar Amin Maalouf tarafından Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemini anlatan ve II.Dünya savaşında  Filistin ve Lübnan'da yaşanan bölünmeleri  ve Orta Doğu 'daki olaylara üstü kapalı çözümler sunan bir kitap.

Okurken olabildiğince objektifliğimi korumaya çalıştığım ancak kitabın kahramanı olan ‘İsyan’ karakterinin trajik hikayesi ile bu nasıl olabilir diyeceğiniz ilgi çekici bir eser.
Objektifliğimi neden korumaya çalıştığımı yazının devamında anlatacağım.

Romanın baş kahramanı annesi Ermeni olan, İsyan isminde bir Osmanlı prensidir. İsyan Müslümandır ve bir Yahudi ile evlenir. İnsanların hepsini kardeş olarak görür, ırk ayrımı yapmaz. 

Hikayedeki İsyan karakterinin babası Kitapdar, Osmanlı zamanında Adana’da yaşayan bir doktordur, annesi İffet ise tahttan zorla indirilen bir Osmanlı Padişahı Abdüllaziz’in kızıdır. 30 Mayıs 1876 tarihinde babasının trajik ölüm sahnesini gördükten sonra İffet aklını kaybeder. 

Abdüllaziz, ile ilgili dönemi okursanız bilin ki en talihsiz döneme denk gelen padişah odur.

Kitapdar, Osmanlı saray erkanını ikna eder. İffeti tedavi için Adana’ya götürür. Çok sonra aklını yitirmiş olan Osmanlı Prensesi İffet ile evlenir.

Bu roman her ne kadar Paris metro istasyonunda başlasa da çoğu kez Filistin ve Lübnan sokaklarında yaşanan savaşı ve Orta Doğu’nun bitmeyen savaşını anlatıyor.
Hiçbir ön yargıda bulunmadan okuduğum yazarın kitabında çoğu zaman kardeşlik ve ırk eşitliği gibi konulardan dem vursa da yazarın asıl düşüncesinin bu olmadığını anlamam çok da zamanımı almadı doğrusu. Okuduklarım arasında ırkçı olmayı bu kadar reddeden ve bir o kadar da Türk düşmanı bir hikayeye denk gelmemiştim diyebilirim. 

Adana’da yaşayan Nubar isimli Ermeni terzi ve Türk Kitabdarın dostluğuna atıfla kitapta şu ifadelere yer veriyor: 
“Bir Türk ile bir Ermeni arasında böyle bağların kurulması ‘o tarihte bile’ alışıla gelmişliğin dışındaydı. Neredeyse "çağ dışı" diyecektim.”

Kitabın arka yüzünde de "Adana 'da ayaklanmalar olmuştu. Ahali,Ermeni mahallesini talan etmişti. Altı yıl sonra çok daha büyük çapta olacakların bir provası. Ama bu kadarı bile korkunçtu. Yüzlerce ölü. Belki de binlerce. Nubar'ınki de dahil, sayısız ev yıkılmıştı. Ama Nubar şimdi ender rastlanan Arsinoe adındaki karısı, on yaşındaki kızları ve dört yaşındaki oğullarıyla birlikte kaçmayı başarmıştı." ifadelerine yer verilmiş.

Bu kadar insan ve millet ayırmayan yazar Türk ırkını ayırmış ve Türkleri ortada hiçbir tehdit yokken kararlar alıp savaşmayı tercih eden bir millet gibi gösterdiği kitabının devamında ‘Bütün dünya, Araplar ile Yahudilerin yıllar boyu, hatta yüzyıllar boyu birbirlerini öldürmelerini bekliyordu, herkes bir karara varmıstı bile...

'İngilizler, Sovyetler, Amerikalılar ve Türkler’.

Yazarın, kitaptaki kahramana söylettiği bu sözler kitaptaki ırkçılığı zirveye taşıyan sözler olmuş.

Belki de 1071 Malazgirit Zaferinin hemen öncesinde, Türk halkının yurt arayışı ve hatta göçebe bir toplum iken yaşadıkları çileli hayatı anlatmak gerekiyor kitabın yazarına. 
Tarihimize olan hakimiyetsizliği kitabın ilerleyen sayfalarında ayyuka çıkıyor. Diyor ki ‘ Türkler, Arap milleti ile Yahudilerin savaşmasından mutlu olurlar’. 

Bu zamana kadar yer ve yurt edinebilmek için savaşmak zorunda bırakılan bir halkın bir başka halkın çektiği eziyetten keyif alacağını söylüyor yazar. 

İşte bir toplumu diğer toplumlara düşman edebilmek için tasarlanmış bir kitap Doğunun Limanları.

Elde edilmek istenen durumun ne olduğunu sorgulamak gerekiyor. 

Oysa ki bilmiyor, bugün Filistin’de devam eden katliam elbette bizi üzer ve korkutur. Zira Orta Doğu’da yanacak ateş gün gelir herkesi bulur. Bunu herkes bilir.

Bebeklerin acımasızca katledilmesinden kim memnun olabilir?

Konuyu da çok saptırmadan söylemeliyim ki her ödüllü yazar, yazar olmamakla birlikte araya trajik bir hikaye serpiştirip bir başka milliyeti ayaklar altına alma derdinde olmaya görsün, popüler olup, geniş bir okuyucu kitlesine ulaşıveriyor.

Doğunun Limanları isimli kitabın ırkçılık konusunda bir başyapıt olduğunu söylememiz mümkün. Sözün kısası hayattaki derdi sanat olmayanın derdini en iyi biz okuyucular anlarız. 

Sağlıkla Kalın.