Terör, kelime anlamı ile genellikle toplumu korkutmaya, yıldırmaya yönelik her türlü eylemdir. Toplum düzenini bozmayı, değiştirmeyi ve nitekim kendi dünya görüşünü dikte etmeyi hedefleyen bir oluşumdur. Devletler teröre karşı mücadele ederken birçok yol kullanırlar.
Ancak terör her zaman silahla olmaz. Bunu ülke içindeki dengeleri değiştirmek, toplum direncini kırmak için başka yollarla da yaparlar.
Ülke gündemini yakından takip edemeyen anne ve babalar, neneler ve dedeler okusun diye yazıyorum. Çocukları korumanın en doğru yolu sizlerden geçiyor.
Geçtiğimiz hafta ülke gündeminde yer alan ve bizi derinden etkileyen bir olay oldu sizlerde biliyorsunuz. İki kız çocuğu kafası kesilerek öldürüldü. Cani kendisini de öldürdü. Bu cani hakkında psikolojisi iyi değildi diyerek yazılar yazılarak manşetler atıldı. Ana akım medya, haberlerde bu kişinin nasıl bir ruh hali ile bu cinayetleri işlediğini anlattı. Bu vaka karşısında kanımız donarken, sosyal medyada bazı grupların, katili öven ve katili yücelten paylaşımlarda bulunan bir internet sitesinde yazarak ve video çekerek bazı uygunsuz şeyler yaptıklarına şahit olduk.
Bu anlayışa sahip bireylerin yaşları 15-18 arası değişiyordu. Yani çoğu reşit değildi. Discord, denen bir internet paylaşım sitesi üzerinden buluşup farklı zihniyette şeyler yapıyorlardı. Kendilerine isim veren bu terör oluşumu, yaşları 10-12 arasında değişen kız ve erkek çocuklarının karşısında cinsel tatmin yaşayıp, bu çocuklara tehditle istemedikleri şeyleri yaptırıyordu. Hepsinin video görüntülerini izledim. Kendilerini kahraman sanan bu sanal teröristler, şantaj, gasp, kimlik ve telefon numaralarımızın bedel karşılığında satılması, hayvanları eziyet çektirerek öldürme, depremzedeler ile toprak altındayken telefon ederek alay etme gibi eylemleri de ayyuka çıktı.
Bu sanal terör örgütü sakın sanalda kaldı sanmayın. Küçücük çocukların akıllarına hayat boyu silinemeyecek birer travma bıraktılar.
Sonra ne mi oldu? Bir baktık ki Türkiye ayağı ile birlikte, Belçika, Kanada, Amerika ve buna benzer ülkelerden de küçük çocuklara yapmadığını bırakmayan bir sürü sanal terörist var. İşin ilginç yanı hepsi de bizim dilimizi konuşuyorlar. Devletimizin kurucularına sinkaflı sözler söyleyip, kutsal kitabımız Kuranı Kerime, benim buradan yazamayacağım şeyler yapıyorlardı. Tüm bunlar olurken sosyal medya üzerinden bu paylaşımları bulup çıkaran iyi yürekli çocuklar da vardı. Hemen emniyet yetkilileri ile irtibata geçerek, paylaşım ve eylem sahiplerini ihbar ettiler. Devlet tek tek adreslerinden aldı ve gereken tutuklamalar yapılarak cezaları verildi. Ancak yaşı küçük olması nedeni ile ev hapsi verilenler vardı. Bu ödül gibi ceza bizim için yeterli olmadı. Zira bu sosyal terör zaten evde ve bilgisayar başında oturan zihniyet üzerinden gerçekleşiyordu.
Yurt dışında olanlar için ne mi yapıldı? Bağlı bulundukları yerlerdeki emniyet teşkilatlarına bilgi verilerek yargılanmaları sağlandı. Ama içiniz soğumasın. Bitmediler ve devam edecekler. Kabul edelim artık terör sadece silahla olmuyor. Bir devleti tehdit etmek için bazı teröristler, çocuklarımızı hedef alıyor.
Bir yakınımın, 14 yaşındaki çocuğu ile bu konuları konuşurken şunu öğrendim. “Abla discordu kapatsalar başka yoldan yine bağlanırlar. Ayrıca REDİT diye başka bir internet sitesi var. Sen bir de orada olanları görsen” dedi. Demek ki sosyal terör başka yerlerde de devam ediyordu.
Toplumbilimcilerin, ne denli önemli olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Aslında devir sosyologların devri olmalı ve halkın uyanık kalmasını sağlamak için daha fazla öne çıkarılmalılar.
Sevgili okur, bu yazıyı öylesine yazmadım. Bu yazıyı toplum içinde olup bitene, çocuklarınıza daha fazla zaman ayırarak ne yaptıklarını, kimler ile arkadaşlık kurduklarını takip edebilmeniz için yazdım. Çocukları baskı altında tutmak yerine onlara zaman ayırıp, konuşarak her konuda bilgi edinebilirsiniz. Çocuklarınızın fikirlerini desteklerseniz özgüveni yüksek çocuklar yetiştirebilirsiniz. Ben işin uzmanı değilim ancak görünen köy de kılavuz pek istemiyor gibi.
İnternet her zaman kötü değildir. Suçluların, tespiti içinde sağlam bir mekanizmadır. Dolayısı ile nasıl kullanılacağı bize bağlıdır. Kötü amaçlı terör gruplarından, küçük yaştaki çocuklarınızı korumanız için takip etmeniz gereken bir süreçtir. Sağlam yetişen çocuklar büyüdüğünde yapılan kötülüğün ne olduğunu fark edeceklerdir. Çocuklarınız ile konuşun. Tehdit edilip edilmediğini anlamak için sorular sorun. Çocuklarınızda bir değişiklik fark ettiğinizde mutlaka bir uzmandan yardım alın. Emniyet güçlerimizden yardım alacağı konular hakkında bilgi verin. En önemlisi de sizlerden korkmadan size gelip her şeyi anlatabileceklerinin güvenini onlara verin.
Çocuklarımız geleceği ayakta tutmak için görevleri olan nesillerdir. Yok olup gitmelerine izin vermeden sosyal teröristlerden korumak da bizim görevimiz.
Bu karşılaştığımız terörist gruplar ne yapacağı belli olmayan, kendi kimliklerini bulamamış ve suç makinesi haline gelmiş, kendilerinden başka kime ne olduğu umurunda olmayan amaçsız kişilerdir. Bizim beklentimiz yasa koyucuların bu kişileri terörist olarak değerlendirmesidir. Affı olmayan şeyleri ‘biz reşit değiliz’ diyerek yapamazlar. Aile bireylerinin de terör örgütleri ile bağlantıları değerlendirilmeli.
Söylemek istemiyorum ama biz onların yaşındayken çalışmaya ve üretmeye başlamıştık. Ailemize, vatanımıza, kendimizden küçük olanlara sahip çıkmıştık. Ne ara bu kadar hastalıklı bir kafa yapısına sahip bir tür yetişti hiç anlamıyorum.
Daha geçtiğimiz hafta Beyoğlu’nda bir polis memuruna yapılan saldırı kanımızı dondurdu. Hasta diyerek geçemeyiz. Ya tecrit edilmeli ya da hapse atılarak yasaklı madde kullanımı engellenmelidir.
Bu örnekler çoğalmadan önüne geçmek, ebeveynlerin küçük yaştaki çocuklarını takip edebilmesi ile mümkün olacaktır.
Sosyal terör, sosyal çürüme devam etmeden durdurulmalıdır.
Sağlıkla Kalın.