Toplumsal olarak belki geçmiş zamanlardan gelme olan belki de günümüz dünyasında yaygınlaşan bir sorun; ‘hayır’ diyebilmek. İş ve sosyal yaşamda bir çok insanın karşılaştığı en büyük zorluklardan biridir ‘hayır’ diyebilmek. Her ‘evet’ demek, aslında sorumluluklarımızın arttığı, zamanımızın azaldığı ve stres seviyemizin yükseldiği bir yolculuğun kapısını aralar. Ancak ‘hayır’ diyebilmek yalnızca reddetmek değil; aynı zamanda kendi sınırlarımızı belirlemek ve değer vermek anlamına gelir.
Hem iş dünyası, hem sosyal yaşantımızı ele alacağız bu yazımda. İlk önce iş dünyasında ‘hayır’ diyememenin zorluklarından bahsedeceğim biraz. İş dünyasında, özellikle de kariyerinin başında olan, stajyerler ve yeni elemanların yaptığı en büyük hata, fırsatları kaçırma korkusundan dolayı her şeye ‘evet’ demektir. Bir projede yer almak, yeni bir görev üstlenmek veya mesaiye kalmak... Her evet belki biraz kariyerinize katkı sağlayabilir. Ancak bu durum başlarda sizi rahatsız etmese de zamanla tükenmişliğe yol açabilir. Fazla yüklenen işler, enerjinizi tüketir ve işinizde verimi düşürür. Bu durum bir döngü haline geldiği takdirde işinize olan bağlılığınızı olumsuz etkiler. İşte tam bu noktada, hayır demeyi öğrenmek, profesyonel yaşantınızı sürdürülebilir kılmanın asıl anahtarıdır.
Örneğin, bir iş yerinde sürekli fazladan görev üstlenen bir çalışanı ele alalım. İlk başta bu durum onun ne kadar fedakar ve çalışkan olduğunu gösterebilir. Ancak, bu kişinin zamanla hiçbir şeye ‘hayır’ dememesi, zamanla onun kendi sınırlarını aşmasına ve bu yükü daha fazla kaldıramamasına yol açar. Kişiye fazla yüklenen işler, bir zaman sonra verimsizliğe yol açar ve bu durum hem kendisi hem de işverenin memnuniyetsizliğiyle sonuçlanır.
İş dünyasında ‘hayır’ demek ne kadar önemliyse aynısı sosyal yaşantımız için de geçerlidir. Benzer şekilde sosyal yaşantımızda ‘hayır’ diyememek, insanları zor duruma sokabilir. Günümüzde bir çok insanda olan başkalarını hayal kırıklığına uğratma ve sosyal baskı nedeniyle, kişiler istemediği ortamlara girmek, istemediği etkinliklere katılmak zorunda kalabilirler. Bir süre boyunca idare edilen bu durum, belli bir zamandan sonra kişilerin enerjilerine harcamasına ve dinlenmek için vakit geçirdiği insanların yanında daha çok yorulmasına yol açar.
Ben de dahil günümüz de bir çok insan da bulunan ‘hayır’ diyememe olayı, bir zaman sonra belki de konuyla ilgisi olmayan başka bir kişide patlak verebilir. Duygularınızı kontrol edemediğiniz zaman ve tükenmişlik sendromu başlangıcında olduğunu hisseden kişiler rastgele kişiler ile kavga edebilirler. Bu tür durumların azalması ve hatta olmaması için en büyük adım yapmak istemediğiniz ve zorunda olmadığınız şeyler için ‘hayır’ diyebilmektir. Unutmayın herksin bir sınırları vardır ve bu sınırları korumak, kişisel mutluluğumuzu korumanın en önemli adımlarından biridir.
“Hayır” demek, başkalarını hayal kırıklığına uğratmak anlamına gelmez. Aksine, kendinize ve başkalarına karşı dürüst olmanın, gerçekçi sınırlar koymanın bir göstergesidir.
Hayır diyebilmek aslında bir sanattır. Pratik gerektirir ve ustalaşmak zaman alabilir. Ancak, bu sanatta ustalaştıkça, hayatınızı daha dengeli, verimli ve düzenli geçirmenizi sağlar. Kişisel ihtiyaçlarınıza öncelik vermek bir başkası için kendinizden feragat etmemek, bir zaman sonra hayatlarınızda büyük bir değişime yol açar.
Sonuç olarak demek istediğim şu ki; kendinizi tükenmişlikten korumak, profesyonel ve kişisel yaşamınızdaki verimliliğinizi artırmak ve en önemlisi, kendinize değer vermek için “hayır” demeyi öğrenmek, atılacak en önemli adımlardan biridir.
Kimse için kendinizden taviz vermeyin ve gerektiğinde ‘hayır’ diyebilin.