Son yıllarda dünyada ve Türkiye’de mental sağlığa yönelik farkındalıklar artsa da, psikolojik rahatsızlıklar hala toplumda tabu olarak görülüyor. Toplum tarafından gösterilen bu tepki, ne yazık ki bu durum birçok insanın yaşadığı zorlukları gizlemesine ve ihtiyaç duyduğu desteği almaktan çekinmesine yol açabiliyor. “Toplum ne der?” düşüncesi ile hareket eden ve toplumu kendinden daha çok önemseyen bu insanlar, hayatlarındaki zorlu dönemleri tek başına atlatmaya çalışıyorlar.

Peki, bu sosyal stigma nereden kaynaklanıyor ve psikolojik destek almak neden bu kadar önemli?

Toplumumuzda fiziksel rahatsızlıklar ne kadar ciddiye alınıyorsa, psikolojik rahatsızlıklar ise bir o kadar ciddiye alınmıyor. Örneğin, bir kişi ayağını burktuğu ya da soğuk algınlığına yakalandığı zaman doktora gitmesi doğal karşılanırken, depresyon ya da anksiyeteye sahip bireylerin psikolojik destek alması çoğu zaman garip karşılanır. Psikolojik destek almak toplumun büyük bir kesiminde zayıflık olarak görülüyor.

“Delilik” gibi etiketlerle insanlar, psikolojik rahatsızlıkları olan bireyleri damgalıyor. Psikolojik destek almak isteyen insanlara yapıştırılan bu etiket, bireylerin yardım arama sürecini zorlaştırıyor ve belki de hayatları ve gelecekleri için çok önemli olan destekten uzaklaştırarak yalnızlaştırabiliyor. Oysa mental sağlık, tıpkı fiziksel sağlık gibi, herkesin özen göstermesi gereken bir alandır. Dalga geçerek hafife aldığımız ve “Depresyondayım bir kutu dondurma yiyebilirim” tarzında kurduğumuz cümleler hastalıkların toplum tarafından küçük görülmesine yol açabiliyor. Depresyon ve diğer mental rahatsızlıkları küçümsemek, sadece bireyin değil, çevresindekilerin de etkilenmesine yol açabilir.

 Psikolojik rahatsızlıklar, profesyonel destekle yönetilebilir ve tedavi edilebilir. Psikologlar, psikiyatristler ve terapistler, bireylere uygun tedavi yöntemleri sunarak onların hayatlarını iyileştirebilirler. Ancak toplumdaki damgalanma korkusu, birçok insanı bu yardımı almaktan alıkoyuyor.

Kişilerin mental sağlık sorunlarını görmezden gelmeleri ya da kendi kendine çözmeye çalışmaları durumu daha da kötüleştirebilir. Mental rahatsızlığı görmezden gelmek fiziksel bir rahatsızlığı görmezden gelmek kadar tehlikeli olabilir. Örneğin en çok küçümsenen mental rahatsızlıklardan olan depresyonu görmezden gelmek, kişiyi hayatla bağlantısını kaybetme noktasına getirebilir.

Sonuç olarak, mental sağlık sorunlarıyla baş etmek bir zayıflık değil, aksine cesaret gerektiren bir durumdur. Psikolojik destek almak, bireyin kendisiyle ve yaşam ile tekrar barışmasına yol açabilir. Toplum olarak psikolojik destek alan birini küçümsemek ya da “deli” muamelesi yapmak yerine, rahatsızlıklarının aslında çok önemli olduğunu onlara hissettirerek toplumsal sigma ile mücadele etmelerine yardım edebiliriz.

Bireylerin bu tür rahatsızlıklar ile mücadele ettikleri zamanlarda olanların yanında olduğumuzu hissettirmek  kişinin kendisiyle barışmasını ve hayat kalitesini yükseltmesini sağlar.

Her birey, mental olarak sağlıklı olmayı hak eder ve bu yolda profesyonel yardım almaktan çekinmemelidir.