10 Kasım 1938 için hazırlanan 32.gün belgeselindeki bir konuşmacı “Türkiye o gün yağmur yağmadan ıslandı. Biz sahipsiz kaldık. Hüzün içinde olmayan kimse yoktu ki” diyordu.
Şu anda var olmayan biri için ardından söylenecek en özel sözlerdi. O dönemde çocuk yaşta olanlar o, gittiğinde gösterilen sevgi ve sıcaklığın tarifini yapmakta zorlanıyorlardı.
Konuşmacılardan Ali Fuat Diriker, “Ona büyük hayranlık duyardık çocukluğumuzda, Mustafa Kemal bizim en büyük idolümüzdü” şeklinde ifade ediyordu duygularını.
Bu röportajda, Mustafa Kemal’in liderlik vasfı, gücü nasıl kullandığı, idealist yönü gibi konular konuşuluyordu.
85 yıl önce, bu kadar vizyon sahibi bir yönetici olmak da Mustafa Kemal’e yakışırdı.
Düşünün, askeri bir deha olarak savaşlar kazanıyorsunuz. Hemen ardından yeni bir ülke kuruyorsunuz. Üstelik bu kadar sevilip sayıyorken, sözü dinlenen biri iken tek adam olarak söz sahibi olmak yerine farklı bir yönetim tercih edip son sözü halk söylesin diyorsunuz.
Konuşmacılardan biri “Çöpçü süpürdüğü yerin, öğretmen verdiği dersin Atatürk’üydü” diyor. Galiba Atatürk’ü nasıl anlamalıyız cümlesinin açıklaması bu olsa gerek. Yaptığın işin Mustafa Kemal’i olmak Atatürk’ü olmak onun temelde bize aktarmak isteği belgeler aslında.
Mustafa Kemal aramızdan ayrıldı. Fikirlerinin bizimle yaşıyor olması bu güzel ülkeyi aydınlık yarınlara taşıyacak eminim.
10 Kasım bizim için en özel insanı kaybettiğimiz gündür. Ben bu durumu şöyle özetliyorum.
Çok sevdiğiniz biri vefat ettiğinde onun size verdiği öğütleri ve çizdiği yolu nasıl unutmayıp yaşatmaya devam ediyorsak, Mustafa Kemal’in çizdiği yolu da aynı hissiyat içinde devam ettireceğiz.
Bize verdiğin özgürlüğün ve sunduğun demokrasinin sonuna kadar takipçisi olacağız Atam.
Ruhun huzurda olsun.
Sağlıkla Kalın.