Geçen günlerde ulusal medyada miras hakkı için bir haber çıkmıştı. Onu biraz inceledim. Hatta yasadaki karşılıklarına detaylarına baktım.
Miras bırakanın ölümü ile birlikte tüm mirasçılar, miras malları üzerinde mülkiyet hakkına sahip olur. Ancak mirasçılık durumunun ispatı, miras paylarının belirlenmesi, miras mallarının mirasçılara intikal etmesi ve miras mallarının mirasçılar arasında paylaştırılması için miras hukukuna dair çeşitli iş ve işlemlerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Bazı anne ve babalar, çocukları ile olan duygusal ilişkilerine göre bırakacakları mirası pay edebiliyorlar. Dolayısı ile eşit paylaştırılmayan miras da kardeşler arasında sorunlara yol açabiliyor.
Çıkmaza giren bu durum nedeni ile miras hukukunda taşınmazlarını çocukları arasında eşit pay etmeyen anne ve babalar için dikkat çeken bir değişikliğe gidildi.
Yaşlılık aşamasında anne ya da babasının bakımını üstlenen evlatlar, mirastan en yüksek payı alabiliyorlar. 
Türk Medeni Kanunu'na göre, ebeveynler kendilerine ait olan mülklerin tapusunu, istedikleri evlatlarına devredebilme hakkına sahip. Bu nedenle bir anne ya da babanın, evlatlarının arasında eşit olmayacak şekilde pay dağılımı yapmasına kanuni bir engel bulunmamaktadır.
Ancak birinci dereceden yakınlarımızın vefatından sonra durum değişebiliyor. Miras davalarında zaman aşımı diye bir kavram bulunmaması nedeni ile mülk devrinin üzerinden 50-60 yıl geçmiş olsa bile vefat durumunda kalan taşınmazlar eşit olarak bölüşülmek durumunda. 
Ebeveynler hayatta iken ikna ederek mal varlıklarını üzerimize geçirmiş olsak bile, taşınmazları devir eden kişinin vefatı sonrası diğer kardeşler Asliye Hukuk mahkemesi aracılığı ile dava açarak kendi paylarını alma hakkına sahip oluyorlar.
Kanun bunu söylüyor. Yasalar haksızlığa uğramış olan kişileri elbette yalnız bırakmıyor. Ancak yaşlılığında ailesine sırt çevirmiş, onlarla hiç ilgilenmemiş evlatlar için nasıl bir adalet var bunu bilemiyorum
Galiba bu evlatlar için son sözü de ilahi adalet söyleyecek.

Sağlıkla Kalın.