Aslında bu yazıyı hazırlarken duygusal manipülasyon hakkında biraz teknik olarak yazmak istedim. Ancak işin uzmanları farklı olduğu için bu işin duygusal boyutunu ele almak daha mantıklı geldi. Bu nedenle konunun içeriğini hazırlarken yaşadığımız olumsuz tecrübelerden yola çıkmak istedim. Sosyal medya üzerinde gezinirken bir motivasyon sayfasında şöyle bir cümle okudum.
Şunu hayal edebilirsin. Bir yılan tarafından ısırılıyorsun. Kendini iyileştirmek, zehirden arınmak yerine yılanı kovalayıp bu ısırığın sebebini öğrenmeye çalışıyor ve bunu hak etmediğini anlatmaya çalışıyorsun.
Kendi benliğinden vazgeçme ya da duygusal bir manipülasyona maruz kalıp bunu fark etmeme noktasında duyduğum en iyi motivasyon cümlesi.
Basma kalıp bir motivasyon cümlesi de değil üstelik. Hayat ile ilgili tecrübelerimizin bütününü oluşturan ispatlanmış yaşanmışlık.
Duygusal bir manipülasyona maruz kalıyorsan ve bu yaşamında süreklilik arz ediyorsa bunun sonuçlarına katlanacak gücü bulamayabilirsin. Yaşadıklarının bedeli olan birtakım hastalıklar ile de karşılaşabilirsin. 
Hayat ile ilgili yapacağımız yolculuklar sırasında karşılaştığımız kişilerden edindiğimiz olumsuz tecrübeleri zehir olarak kabul edelim. Bu kişi ile fikir alışverişi yapmaya devam etmek ya da bunu neden size yaptığını öğrenmeye çalışmak, o yılanın zehri gibi sizi günden güne mahvedecek önünüze çıkan fırsatları görmenizi engelleyecektir.
Bu toksik ilişki de sürekli olarak haklı olduğunuzu anlatmaya çalıştığınızı düşünün. Ne kadar yorucu değil mi?
Tabi bu söylediğim haklılık herkes için geçerli değil. Yaşam boyunca karşılaştığımız herkese, haklı olduğumuzu anlatmaya çalışıyorsak bu durum, bizim dinamiklerimiz ile ilgili bir hata olduğunu gösteriyor demektir. Bahsettiğim hikayedeki sorun sadece bir kişi ile yaşanıyorsa geçerlidir.
Olumlu bir motivasyon içerisinde devam eden ilişkilerinizde zaten karşı tarafa sürekli kendi haklılığınızı anlatmaya çalışmazsınız. Ya da “ben bu yaptıklarını hak etmiyorum “demezsiniz. Sağlıklı kurduğunuz herhangi bir yol arkadaşlığında bu sorunların hiçbiri yaşanmaz. Bu durum ister dostlarınız olsun ister eşiniz olsun böyledir.
Tam da hayattan keyif alacağınız bir anda neden bir başkasına kendinizi sürekli olarak anlatma ihtiyacı hissedesiniz. Üstelik sizi tanımış olmayı istese buna gerek kalır mıydı sizce?
Eğer yeteri kadar kendinizi ifade edebiliyorsanız haklılığınızı ispat etmenize gerek yoktur. Bu durumdan dolayı bir kaygı geliştirmeniz sizi yoracaktır. O nedenle çıktığınız bu yola, bırakın size eşlik etmek isteyenler gelsin. Eğer yanlış bir hikayenin içindeyseniz oradan ayrılma zamanınız gelmiş demektir.

Umarım bir gün sizin dilinizi konuşabilen insanlara denk gelirsiniz. Böylece bütün ömrünüz boyunca ruhunuzu tercüme etmek zorunda kalmazsınız.

Sağlıkla Kalın.